Türkiye’de futbol düzeni o kadar bozuldu ki, her gün başka bir şeye şaşırır hale gelindi. Hiç düşünülmeden alınmış kararlar, edilen iri lafların sonunda yapılan tornistanlar. Bugün sizlerle bu kararların ekonomik etkilerini tartışacağız.

Yayıncı kuruluş ihalenin sonucunda yıllık 500M USD ödeme yapmayı taahhüt etmişti. Bu rakam Türkiye Ligi için kesinlikle büyük bir rakamdı. Ancak daha sonraki dönemlerde dolar kurunu sabitlendi ve bu kur sabitleme ile yayıncı kuruluş son üç yılda 126M USD daha az ödeme yaptı. Kulüplerin toplam kaybı 617M TL’ye ulaştı. En son Ağustos 2019’da ise rakam yeniden güncellendi ve yıllık 410M USD olarak yenilendi. Yani gelirler 90M USD düşürüldü. Kur ise 5,8 olarak sabitlendi.  Yani kulüplerin ana gelir kalemi daha kaynağında büyük kesintiye uğradı.

Pandemi döneminde 3 ay ara verilen ligimizde düşme kaldırıldı ve lig 21 takım oldu. Yani takımlar 40 maç oynayacaklar ve sezon sonunda 4 takım küme düşecek.

2019-20 yılında naklen yayın gelirlerinin 35%’si takımlara eşit olarak dağıtıldı. Kulüp başına 38,1M TL ödeme yapıldı. Gelecek yıl ise 21 takıma bölüneceği için bu tutar 32.6M TL olacaktır.  %45 ise puan hesabına göre dağıtıldı. Galibiyete 2,7M, beraberliğe ise 1,4M ödül verildi. 306 maç sonunda toplam performans ödülü ise 834M TL olarak gerçekleşti. Önümüzdeki sezon bu bütçe artmayacağı öngörüsü ve bütçenin 420 maça bölüneceğinden maç başına galibiyet ve beraberlik primlerinin azaltılması kaçınılmaz olacaktır. Toplamda da 18 takım (şampiyonluk primleri düşüldükten sonra) 1630M TL gelir elde ettiler. Ortalama olarak kulüp başına gelir yaklaşık 90M olarak gerçekleşti. Bu rakam gelecek sezon ise yaklaşık 77M olacak gibi görünüyor.

Sözün kısası süper ligdeki takımlar zaten adil olmayan bu gelir dağılımı sisteminde geçen seneye göre sadece naklen yayın gelirinden ortalama yaklaşık 19M TL daha az gelir elde edeceklerdir. Hatta önümüzdeki sezon küme düşecek 4 takımın alacağı paraşüt ödemesi bile yaklaşık 25% azalacaktır.

Ayrıca ligin uzunluğunun 34 maçtan 40 maça çıkması dolayısıyla kulüpler, kadro mühendisliklerinde ciddi değişiklikler yapacaklardır. Mayısta bitmek zorunda olan bir lig için hafta içi tam 9 maç oynanması gerekiyor. Buna kupa maçlarını da dahil ederseniz iyice sıkışık bir maç programı oluşuyor. Bu durum takım rotasyonunu ve derinliğini ciddi şekilde önemli hale getirmiştir. Bunun sonucu olarak kulüpler daha büyük bütçe ayarlayarak daha geniş kadrolar yapılmak zorundadırlar. En nihayetinde TFF’nin açıklayacağı  harcama limitlerinin esnetilmesi yine gündeme gelecektir. Hele ki Avrupa kupalarında oynayacak takımlarımızın maç trafiği baş döndürücü olacaktır. Buradan bir diğer çıkarım ise, birçok kulübün Türkiye Kupasına gereken özeni göstermeyecek olmalarıdır. Kupa maçları artık tamamıyla rezerv takım maçları şekline dönebilir.

Burada “İngilizler nasıl oynuyor?” itirazlarına şöyle birkaç cümle etmek istiyorum. Öncelikle Premier League 21 değil 20 takımla oynanıyor. Ayrıca naklen yayın geliri yıllık tam 5 Milyar sterlin yani yaklaşık 6,5 Milyar dolar. Bir diğer ifade ile Türkiye’nin 16 katı. Bu gelirin dağılımı da Türkiye’ye göre çok daha adil. Bunun yanı sıra mesela sadece Manchester City’nin forma reklam geliri süper ligdeki tüm takımların forma geliri reklamlarından fazla. Bununda doğal sonucu olarak kadro mühendisliği bu ağır tempoyu kaldıracak kadar geniş yapılıyor. Mesela sadece forvet bölgesinde Sergio Aguero, Gabriel Jesus, Raheem Sterling ve Riyad Mahrez gibi dünya çapında dört oyuncusu var.

Sözün kısası bu karar zaten ekonomik olarak büyük sıkıntıları olan kulüplerin gelirlerini daha da azaltırken, giderlerini daha da arttıracaktır. Bu şartlar altında önümüzdeki sezon ligimizde futbol kalitesi ve marka değeri olarak çok büyük beklenti içinde olunmamalıdır.

Published On: Ağustos 4th, 2020 / Categories: Uncategorized /

Subscribe To Receive The Latest News

Curabitur ac leo nunc. Vestibulum et mauris vel ante finibus maximus.

Add notice about your Privacy Policy here.