Son günlerde dünyanın tamamının morali bozuk ve her şey altüst olmuş durumda. Somut kavramlar değerinin bir bir yitirirken, unutulmaya başlamış olan bazı kavramlar tekrar değer kazanıyor. Bugün belki çok akademik olmayacak ancak okuyucumuza bir nebze olsun “gülümsemelerini” amaçlayan yaşanmışlıklardan oluşan bir yazı yazmaya çalıştık.
Efendim, X Dil Kursu numaramı neredense bulmuştur ve bana dil öğretmeye kararlıdır.
Birinci Gün:
-Merhaba, Şahin Bey İngilizce kurslarımızda indirim var.
-Merhaba, ben İngiltere’de yaşıyorum. Ayrıca burada okudum.
-Anladım, belki ilerletmek istersiniz. Sizi Suadiye’deki merkezimize teste davet edelim.
-Hanımefendi ben İngiltere’de yaşıyorum.
İkinci Gün:
-Merhaba, Şahin Bey Rusça kurs açtık. Size özel indirim var.
-Merhaba, ben Rusya’da Üniversite okudum ve yıllarca yaşadım.
-Hocamızla bir görüşme yapın, belki ilgilenirsiniz.
-Eğer bir daha beni aramayacağınıza söz verirseniz, yaparım.
-Merhaba, Ben XXX Rusya’dan geldim ve Rusça öğretmeniyim.
-Merhaba Ben Şahin. Moskova Devlet Üniversitesi mezunuyum.
Gülüşmeler…
-Peki o zaman niçin Rusça kursunu aradınız, dalga geçmek için mi?
-Hanımefendi beni arayan sizin ekibiniz. Sizinle zorla konuşturan da onlar…
error error…
Üçüncü Gün:
-Merhaba Şahin Bey, size dil kursu konusunda yardımcı olmak isteriz.
-Merhaba. Beni bir daha aramayacağınıza söz vermiştiniz.
-Ama sizde dil beğenmiyorsunuz. İngilizce olmaz, Rusça olmaz… Peki siz hangi dili öğrenmek istersiniz, size nasıl yardımcı olabiliriz? En azından Suadiye ofisimize buyurun, bir görüşme yapalım.
-Tamam anlaştık. Gidiş dönüş uçak biletimi alın, geliyorum.
error error…
Mesleğim gereği çok farklı eğitim, kültür, şehir ve hatta ülkelerden değişik insan tipleri çalıştım. Konuşmalarımda sıklıkla bu hikayelerimi anlatırım ve dinleyicilerde ciddi şekilde eğlenceli bulurlar.
Efendim Ülke malumuz Türkiye, şehir ve firma ismi bizde saklı. Firmayla çalışmamızda henüz 3.aydayız ve firmanın yeniden yapılanma, üretim kapasitesini arttırma sürecinde. Araştırmalar, görüşmeler, pazarlıklar derken; firma sahibinin tam istediği üretim bandını hesapladığı maliyetin 45% altına bitirdik. Fabrikanın üst katında genişçe ve pahalı mobilyalarla döşeli odasında “keyif çayı” içiyoruz.
-Üstat, şimdi bundan sonra ne olacak?
-Anlaşmaya uygun olarak, firma proformayı gönderecek, biz akreditifleri açacağız ve yine anlaşamaya göre 45 gün içinde makineler gelecek ve montaja başlanacak.
-Oh iyi iyi. Aslında ben üç ayı gözden çıkarmıştım. Ya bana bak üstat, bu poroformo ne zaman gelecekse mutlaka öğrenelim. Havaalanından aldıralım da bizim bacanağın otele yerleştirelim. Bir şeyini eksik etmeyelim!
-Önce keyfi oldukça yerinde olan firma sahibinin “aklınca kafa bulduğunu” düşünerek tepki vermeyen ben, bir an göz göze gelince şaka yapamadığını anladım. Ciddi ciddi söylüyordu bunu.
-Allah’ın ben nereye düştüm? Sen aklıma mukayyet ol!
-Üstat sen bizi çok küçümsedin ha. Bizde misafir önemlidir…
error, error….
Şimdilik bu kadar. Umarım bir nebze iyi gelmiştir. Lütfen sizler gerekmedikçe, yaşlılarımızı ise kesinlikle dışarı çıkmayın.
Hepimize tekrar geçmiş olsun!