İngiltere’nin AB’den ayrılmasının kesinleşmesinden sonra global bazda yapılan değerlendirmelerde bu ayrılıktan en çok etkilenecek ülkeler arasında Türkiye’de gösteriliyordu. İngiltere, Türkiye’nin dış ticaret fazlası verdiği tek gelişmiş ülke olma özelliği ile Türkiye için önemli bir pazardır. Bilhassa kötü senaryo ile anlaşmasız bir ayrılık, Türkiye’nin İngiltere pazarında ciddi kan kaybetmesine sebep olabilirdi. Bu duruma hazırlık olarak iki ülke hükümetlerince yapılan görüşmelerde her konuda mutabakat sağlanıyor, ancak Türkiye’nin gümrük birliği anlaşması sebebiyle bir türlü kâğıt üzerine geçirilemiyordu.

İşte tam bu belirsizlik durumunda herkesin birbirine “acaba ne olacak?” sorusunu sorduğu 2020’nin son günlerinde, İngiltere Ticaret Bakanlığı, Türkiye ve İngiltere’nin bir serbest ticaret anlaşması imzalayacağını duyurdu. Bu anlaşma, İngiltere’nin AB’yle vardığı ticaret anlaşmasının ardından imzalayacağı ilk ticaret anlaşması olmasının yanı sıra Japonya, Kanada, İsviçre ve Norveç ‘in ardından beşinci büyük ticaret anlaşması olma özelliğini de taşıyor. Bir diğer yandan İngiltere, AB’den çıkış için verilen bir yıllık geçiş sürecinin sona ereceği 1 Ocak’tan önce, şu ana dek hali hazırda 62 ülkeyle ticaret anlaşması yaptı.

İmzalanan bu anlaşma ile iki ülke arasındaki ticaret koşulları aynen devam edecektir. Aslında bu anlaşma iki taraf içinde yeterli olmayan, iki ülke arasındaki potansiyeli değerlendirmekten çok uzak ve geliştirilmeye muhtaç bir anlaşma. Ancak öncelikli olarak Türk tarafı için “var olan pazarlarını kaybetmemek”, İngiliz tarafı için ise “sorunsuz ve düzenli işleyen tedarik zincirini bozmamak” adına öncelikle statükonun korunmasını imza altına almışlardır.

Yani iki ülke kendi aralarında yine gümrüksüz ticaret yapabilecek ve aynı düzende belgelendirme ve beyanname sistemiyle ticaretlerinin yürütebileceklerdir. Bu anlaşma bilhassa Türk otomotive ve tekstil sektörü için son derece önemlidir. Eğer bu anlaşma yapılamamış olsaydı en çok ihraç ettiğimiz ikinci sektör olan tekstilde, İngiltere’nin AB’nin MFN tarifelerini uygulamaya koyması, Türk ürünlerine 12% gümrük vergisi konulması demek olacaktı ki bu gümrük vergisi pek tabii ki Türk üreticilerin İngiltere pazarında rekabet edebilmesini olumsuz yönde etkileyecektir. Şöyle ki, Türk tekstil firmaları, Çinli üreticilerle aynı şartlara gelmesinin yanı sıra Birleşik Krallık ile serbest ticaret anlaşması bulunan Güney Doğu Asya’daki ülkelerin üreticilerine göre daha dezavantajlı bir duruma gelecekti. Kısa vadede bu anlaşmanın imzalanması ile önemli bir adım atılmıştır.

Bu anlaşmanın devamında iki ülke arasında çok daha kapsamlı bir ticaret anlaşması önümüzdeki dönemde masaya konulacaktır. Bu konuda İngiltere Uluslararası Ticaret Bakanı Liz Truss bu konudaki bir açıklamasında “çok yakında iki ülke arasında özel bir anlaşma yapılmasından umutlu olduğunu; İngiltere ve Türkiye arasında yakın gelecekte özel bir İngiltere-Türkiye ticaret anlaşması daha yapılması için Türkiye’yle çalışmayı sabırsızlıkla beklediğini ifade etti.

Her ne kadar Ab ile anlaşmaya varmış olsa da İngiltere’nin orta ve uzun vadede dış ticaret profilinin bilhassa ithalat profilini ciddi oranda değişeceği aşikardır. Bu değişimden en etkin biçimde yararlanmak için Türk devletinin atacağı adımlar kadar Türk iş adamlarında İngiltere pazarında yapacakları çalışmalar ve etkili olacaktır. Tüm dünyanın gözünün çevrilmiş olduğu bir pazarda sadece hükümetin attığı adımlarla büyümek imkânsız gibidir.

Son not olarak şunu belirtelim ki, bu anlaşma sadece ticari konuları kapsamakta olup “Ankara Anlaşmasının devam edeceği” anlamına gelmemektedir. İngiltere bu konuda yıllardır süren bir çalışmanın sonuna geldi ve “puan sistemi” bazlı tek tip bir göçmen uygulamasına geçiyor.

Published On: Aralık 30th, 2020 / Categories: Uncategorized /

Subscribe To Receive The Latest News

Curabitur ac leo nunc. Vestibulum et mauris vel ante finibus maximus.

Add notice about your Privacy Policy here.