Öncelikle şunu belirtelim ki, 2014 yılında İskoçya’da yapılan “bağımsızlık” referandumunda 55% “hayır” çıkmış ve ülke Birleşik Krallık ’ta kalmaya devam etmişti. Bu referandum döneminde Birleşik Krallık, AB üyesi idi; sınırların önemi yoktu, AB regülasyonları yürürlükteydi, AB üyeliği üst kimliği etkindi. Yani bir anlamda Birleşik Krallık ‘ta kalmak, AB’de kalmak anlamı taşıyordu. Referandum döneminde “hayır” cephesinin en güçlü argümanlarından birisi de Birleşik Krallık=AB idi. İskoç halkı bu fikriyat ile gittiği sandıkta 55% ile ancak “hayır” dedi.

Brexit sonrası ise “müzik değişince dansta değişir” kuralı işledi. İskoçya, Brexit referandumunda çok ağırlıklı olarak “kalalım” oyu verdi ve Brexit referandumu sonrasında ise İngiliz oylarının, İskoçya’nın kaderini belirleyemeyeceği ifadeleri kullanıldı. Sıkıntılı Brexit sürecinde İskoçya vekilleri, her üç başbakana karşı da Brexit konusunda sert muhalefet yaptılar. Parlamentoyu İşçi Partisi ile hareket ederek, kilitlemeyi başardılar ve hatta tarihi bir olay ile Kraliçe’nin parlamentoyu kapatmasına sebep oldular.

12 Aralık genel seçimleri ise Boris Johnson liderliğindeki Muhafazakâr Partinin “müthiş” zaferi ile sonuçlanınca Brexit’in geleceği de netleşmiş oldu. Artık sonuç belli sadece süreç ve zaman tespiti yapılıyor.

Ancak İskoçya bir nevi Brexit için yeniden referandum anlamına gelen bu seçimlerde de AB yanında oy kullandı. Hatta o kadar ki, geleneksel olarak işçi partisinin oy deposu olan şehirlerde bile oylarını arttıran Muhafazakâr parti, İskoçya’da ciddi oy kaybı bile yaşadı. Bir önceki genel seçimlerde 13 koltuk kazandığı İskoçya’da tam 7 koltuk kaybeden Johnson’un Muhafazakâr Partisi bu bölgeden sadece 6 koltuk sahibi olabildi. Bu çok bir mesajdı aslında… İskoçya Ulusal Partisi (SNP) ise bölgeye ait 59 koltuğun tam 48 tanesinin sahibi oldu.

SNP, İskoç halkının AB üyesi olarak kalmak istediğini, bunun sağlanması için ise önümüzdeki 2 yıl içinde yeni bir “bağımsızlık” referandumu talep ediyor. İskoçya Özerk Yönetimi Başkanı ve SNP lideri Sturgeon, bağımsızlık referandumu düzenlenmesinin artık ‘demokratik bir hak olduğunu’ belirtip İskoçya’nın Britanya’nın geri kalanından farklı bir gelecek seçtiğini ifade etti.

SNP’ye oy veren herkesin İskoçya’nın bağımsızlığını desteklemediğinin de farkında olduğunu belirten Sturgeon şöyle konuştu: “İskoçya çok açık bir mesaj verdi. Boris Johnson hükümetini istemiyoruz, AB’den ayrılmak istemiyoruz. Boris Johnson’ın İngiltere’yi AB’den çıkarma yetkisi var ama benim de İskoçya’ya alternatif bir gelecek için yetki verme hakkım olduğunu da bilmeli”

İskoçya’nın bağımsızlık referandumu düzenleyebilmesi için parlamentonun onayını alması gerekiyor. Hükümet, ikinci referandum ihtimalini tekrar tekrar reddetmişti. Boris Johnson da iktidarda kalması durumunda İskoçya için bağımsızlık referandumuna izin vermeyeceğini söylemişti.

Yeniden referandum her ne kadar “Kaf dağının ötesinde” gözükse de, İngiltere’nin henüz tam çözülememiş İrlanda sorunun yanında nur topu gibi bir de İskoçya sorunu oldu. Gelecek ne gösterir bilinmez ama Johnson yönetimini parlamentoda en çok SNP yoracak gibi duruyor.

Published On: Aralık 19th, 2019 / Categories: Uncategorized /

Subscribe To Receive The Latest News

Curabitur ac leo nunc. Vestibulum et mauris vel ante finibus maximus.

Add notice about your Privacy Policy here.