Coronavirus dünyada olduğu gibi İngiltere’de de ekonominin büyük bir kısmını durma noktasına getirdi ve devlet vatandaşlarını, ticari işletmeleri ve NHS’yi desteklemek için milyarlarca sterlin harcamak zorunda kaldı.
Bugün bu hesap edilmemiş giderin İngiltere ekonomisine etkilerini tartışacağız.
Nihai faturanın ne kadar büyük olacağını söylemek için henüz çok erken. Çünkü henüz bitmiş bir durum yok ve hatta gelişmeler de flu, net bir düzelmeden bile henüz bahsedilmiyor. Ancak İngiltere’de devletin harcamalarını takip eden Bütçe Sorumluluğu Ofisi’ne (OBR) göre, bu mali yıl için (Nisan 2020’den Nisan 2021’e kadar) bu maliyet 298 milyar £ kadar olabilir. Bu kesinlikle muazzam bir meblağ.
İngiltere’de hükümet Coronavirus öncesinde 55 Milyar sterlin borçlanmayı planlıyordu. Ancak OBR’nin tahminlerine göre, kamu hizmetlerini, işletmeleri ve İşte Tutma Planı (furloughing) gibi bireyleri destekleme planları 123 milyar sterline mal olacak. Ayrıca hükümet bütçelediğinden çok daha az vergi toplayacak. İşsiz veya gelir kaybı yaşayan işçiler daha az gelir vergisi öder, işletmeler karları daha düşükse daha az vergi öder ve alışveriş yapanlar daha az satın alırlarsa daha az KDV öderler. Kısacası nihai fatura daha da yüksek olabilir. Genel beklenti ise bu yılki rakamın 330 milyar £ civarında. Sonuç olarak pandemi hızla bitse bile, hükümet gelecek yıllarda daha fazla borç almak zorunda kalacak.
Peki bu muazzam meblağ nasıl döndürülecek?
Hükümetin daha çok borçlanmaya çıkacağı aşikâr. İngiltere hem yurtiçinde hem yurtdışında kolaylıkla ve çok düşük maliyetlerle borçlanabilen bir ülke. Kaynaklar ise tahvil satın alarak Birleşik Krallık hükümetine para veren bireyler, şirketler, emeklilik fonları veya yabancı hükümetler olabilir. Sorun olacağını sanmıyorum. Ancak dünya genelinde bir likidite krizi olursa (ki tüm ülkelerin para bastığını varsayarsak düşük bir ihtimal) o zaman sıkıntı yaşanabilir.
Devletlerde ticari işletmeler gibi borçlanırlar, İngiltere’nin de borçlanması doğaldır. Ancak bu meblağlarda borçlanma İngiltere ekonomisini yıpratır mı?
Kesinlikle evet! Yukarıda da ifade ettiğim gibi İngiltere çok düşük faiz oranlarıyla kolayca borçlanabildi ve bu da borcu daha hesaplı hale getirdi. Faiz ödemeleri çok büyük hale gelmeden önce devletin ne kadar borç alabileceği konusunda bir sınır vardır. Bu sınırın aşılması ülkenin ekonomisini sıkıntılı bir sarmala sokabilir. İşte bu nokta İngiltere için ne kadar?
Kısıtlanmalar hemen kaldırılsa ekonomik hayat “yeni normalle” yeniden canlansa bile, İngiltere bu yüksek borçlanma karşılığında daha yüksek faiz ödemek zorunda kalacak. Ancak şu bir gerçek ki, kısıtlamaların kaldırıldıktan sonra bile ekonominin tekrar canlanması daha uzun sürecektir. Dolayısıyla hükümet vergilerden beklenenden daha az para toplayacak ve üstüne bir de vatandaşlarını ve ekonomiyi desteklemek için daha fazla harcama yapmak zorunda kalabilir.
Bu ağır ekonomik yükün altından kalkmak için hükümetlerin bütün enstrümanları kullanması gerekecektir. Nedir bu enstrümanlar? Borçlanma, vergileri arttırma veya harcamaları azaltma… Ben son dönemlerin moda tabiri ile “little little on the middle” yani hepsinin karışık olarak kullanılmasını bekliyorum. Yani vergiler artacak, yatırımlar azaltılacak ve daha yüksek borçlanma yapılacak…
Hükümetler için bu işler söylendiği gibi kolay olmaz. Çünkü bu faaliyetlerin ekonomik olduğu kadar siyasi sonuçları da olacaktır. Çok değil birkaç ay evvel Boris Johnson liderliğindeki Muhafazakâr parti “gelir, ulusal sigorta ve KDV’yi” arttırmayacağının sözünü vererek iktidar oldu. Bu vergilerde artırım olmazsa da diğer vergilerden gelecek kaynaklar hiçbir yaraya merhem olmayacaktır. Kamu maliyesi teorisine göre, vergiler artınca insanların sahip oldukları paralar azalır dolayısıyla harcamaları azalır. Sonuçta da ekonomi yavaşlar!
Harcamaları azaltmakta o kadar kolay değil. Zaten son 10 yılda ciddi kesintiler ve daraltma yapıldı. Dahası halkın hayat kalitesine negatife etki yapar ki, İngiltere gibi bir ülkede hükümetin de isteyeceği en son şey bu olsa gerek… Diğer harcama kalemi ise memur ve emekli maaşlarıdır. İngiltere’de emekli maaşları “triple lock” denilen bir sistem ile yıllık en az 2% artmaktadır. Bu da zaten zorda olan ekonominin üzerine ekstra yük demek…
Hükümet bu “ateşten gömleği” giyebilir ve çıkıp İngiliz halkına vaatlerini yerine getirmelerinin pandemic dolayısıyla artık imkânsız olduğunu söyleyebilir. Bu her ne kadar “devlet adamlığı duruşu” olsa da siyasi sonuçlarının partileri için bir felaket olması olasılığı da oldukça yüksek.
Vergiler yükseltilirse, halkın harcayacağı para da azalacaktır. Benzer şekilde daha düşük kamu harcamaları, insanların hastanelerde daha uzun beklemeleri veya sokaklarda daha az polis görmeleri ve daha kötü kamu hizmetleri alması demektir. Bunlar İngiliz halkının kolay alışıp sindirebileceği şeyler değil.
Sonuç olarak coronavirus tüm dünya gibi İngiltere ekonomisini de olumsuz etkilemiştir. Ancak temelleri ve yapısı çok sağlam olan ekonomi bu büyük krize rağmen hala güçlü ve dayanaklıdır. Bunu da sterlinin piyasalardaki hareketlerinden rahatlıkla görmek mümkündür. Hele ki, yapılmakta olan üretime dayalı destekleme faaliyetleri de sonuçlarını vermeye başlarsa, ada ekonomisi yine dünyanın en sağlam ekonomilerinden birisi olmaya devam eder.