Basit bir anlatım ile enflasyon, bir ülkede fiyatlar genel seviyesindeki artış oranıdır. Öyle canavar filan da değildir. Tam aksine ülke ekonomileri için aslında çok önemlidir. Mesela tam tersi olan deflasyon, ülke ekonomisine çok daha ağır darbe vurabilir. Enflasyonun sadece kontrol altında olması ve aşırı etki göstermemesi gerekir. Kontrollü enflasyon büyüme sağlar, ekonomiye dinamizm sağlar. Bir dönem Japonya ülkesinde enflasyon yaratabilmek için büyük mücadele vermişti. Gelişmiş ülke olmanın bir göstergesi de “kontrollü enflasyon” dur aslında. ABD 2,2 %, İngiltere 2%, AB 2,4%, Kanada 2,3%, Japonya’da 0,9 % oranlarında enflasyon daima vardır. Enflasyon farklı kriterlere göre farklı şekillerde sınıflandırılır. Biz bugün İngiltere özelinde yapısına göre enflasyonu inceleyeceğiz.

İngiltere’nin güçlü ekonomisinin temel taşlarından bir tanesi kontrol altında tutulan ve “sokaktaki halka” hemen hiç hissettirilmeyen enflasyondur. Memur maaşları kanunen her yıl 2% artar ki, bu da zaten yıllık enflasyon düzeyidir. Yani alım gücü düşmez ve enflasyonun hayat kalitesine etki yapması engellenir.

Genel durum böyle iken, Coronavirus döneminde İngiltere’de tüm dünya gibi extreme günler yaşadı. Bilhassa mart-nisan döneminde çok büyük oranlı “talep enflasyonu” oluştu ülkede. Gıda, temizlik, hijyen maddeleri başta olmak üzere, bir anda yükselen aşırı talep ciddi fiyat artışlarına, yani enflasyona sebep oldu. Bazı kaynaklar bu dönem gıda ve hijyen ürünleri enflasyonunun çift haneli hatta üç haneli rakamları gördüğünü iddia etmektedir.

Bu durumun temel sebebi halkın “stok yapma” hezeyanı ile aşırı talebi ve bu talebe kısa vadede cevap veremeyen arzın yetersiz kalmasıdır. Yani iktisat teorisine göre, talep artarken, arz sabit kalmıştır ve fiyatlar artmıştır.

Devlet arzın artmasını sağlarken, pek nadir görülen şekilde tüketim kısıtlamasına da giderek (kişi başı 1 paket yumurta, 1 sabun, 1 ekmek satışı kısıtlaması gibi) orta vadede durumu dengeye getirmiştir. Mart ayının sonundan bu yana ekonomiye getirilen kısıtlamaların bir sonucu olarak yurt içi fiyatların zayıf seyretmesi de enflasyonu düşüren bir etki yarattı. Enflasyon ocak ayında%1,8 olarak gerçekleşmişti ve ardından %1,5’e düştü. Yukarıda da belirttiğim gibi İngiltere’nin enflasyon hedefi “2%” dir. Ne fazla ne eksik tam bu oran tutturulur ekonomide. Şu anda ise bu oranın altında seyretmeye başladı.

İşte tam burada devlet hem tüketimi yani talebi tetiklemeye çalışıyor hem de buna destek olmak için çareler arıyor. Sonuçta halkın evlerinde bir miktar stok hala var ve coronavirus pandemisinin tam geçmediği düşüncesi halkı alışveriş yapmaktan uzak tutuyor. Devlet maddi yönünü piyasaya para sürerek çözebilir belki ancak işin psikolojik kısmı sanırım daha büyük problem olacak. Mağazalar açıldı ama içeri “tek tek” müşteri almak, sıkıntılı mesafe uygulamaları, hala yüksek rakamlarda seyreden “ölüm ve yeni vaka” sayıları bu konu da oldukça büyük dirence sebep oluyor. Zaten devlet bir yandan da “keep a safe distance” diye aslında pandemic hakkında hala halkı uyarıyor.

Beklentim hükümetin emisyon artışına sıcak bakmaması ve düşük tüketim eğilimi ile İngiltere enflasyonunun birkaç ay daha düşmesi yönünde. 1,2% bandına geldiği an “çanlar çalmaya” başlar ve müdahale edilir. Ancak bu eşiğe gelmeden de ekonomi kendi çarkları içinde dengeyi bulabilecek güce sahip. Enflasyondaki bu düşüş, aynı yükselişi gibi “konjonktürel” olduğu için sterline fazla etki yapmaz ve 1,27 – 1,22 USD bandında dalgalanmaya devam eder.

Güçlü ekonomilerin en büyük karakteristik özelliği, konjonktürel değişimlerin kalıcı hasarlar bırakamamasıdır. İngiltere güçlü bir ekonomidir ve orta vadede dengeye gelecektir.

Published On: Haziran 23rd, 2020 / Categories: Uncategorized /

Subscribe To Receive The Latest News

Curabitur ac leo nunc. Vestibulum et mauris vel ante finibus maximus.

Add notice about your Privacy Policy here.