Uzun yıllardır süre gelen “şuursuz” yönetimler sebebiyle Türk futbol kulüplerinin önemli bir bölümü aslında teknik olarak iflas etmiş durumdalar. UEFA kriterlerine rağmen TFF bu konuda 2019 yılına kadar son derece anlayışlı ve bazı şeyleri göz ardı ederek olaylara yaklaştı. Ancak gelinen noktada UEFA’nın FFP (Financial Fair Play) regülasyonlarından en çok ceza alan ülke durumuna gelince müdahale de kaçınılmaz oldu.

Peki nedir bu FFP?

          Futbolun bir spor olmaktan çıkıp bazı zenginler için hobi, bazı yatırımcılar için ticaret ve hatta bazı kişiler için legal veya illegal olarak gelir kapısı olması UEFA’yı bu konuda harekete geçmek zorunda bırakmıştır. Oyunculara ve menajerlere ödenen “afaki” bedeller, para transferlerindeki şüpheli işlemler, kulüpler arasındaki makasın açılması sebebiyle seyir zevkinin düşmesi, birçok kulübün ekonomik olarak batması sebebiyle oyuncu, menajer veya bonservis ödemelerinin yapılmaması dolayısıyla yaşanan mağduriyetler gibi sebepler UEFA’yı Financal Fair Play uygulamasını hayata geçmeye zorlamıştır. Kendisine bağlı lokal federasyonlar aracılığı ile kulüpleri mali, iktisadi, yönetsel, sportif ve tesis koşulları bakımından yönlendirmeye ve disipline etmeye yönelik kararları uygulamaya geçirdi. Bu sistem ile bugün mevcut olan kulüp lisanslama yöntemi kurulmuş oldu. Buna göre “Kulüp Lisanslama Yöntemi” ile kulüpler nisan ayının ilk haftasına kadar; İçinde bulunduğu yılın veya ara yılın mali tablolar listesini, Gelecek döneme ait mali tabloları, Nisan ayı ilk haftası itibarıyla vadesi geçmiş borç kontrollerini Belirterek UEFA da oynayabilmek için lisans almak zorundadır. Bu kriterlerin alt evrakları mevcut olduğu gibi Denk Hesap Zorunluluğu ana şarttır.

TFF’nin açıkladğı yaptırımlar oldukça sert.

Ancak bu sistemde yeterli olmamış ve Avrupa genelinde birçok kulüp hızla batma noktasına gelmiştir. İşte tam da bu yüzden UEFA Kulüp Lisans Sisteminin de bu olumsuz mali gidişata çözüm olmadığını görerek UEFA Kriterleriyle beraber uygulanmak üzere 2009 yılında Financal Fair Play uygulamasını hayata geçirmek için çalışmalara başladı. Financal Fair Play uygulaması 2013-2014 yılı için uygulanması planlanırken Premier Lig takımlarının kısa sürede buna uyum sağlamakta zorlanacağını gündeme getirmesiyle bu uygulama 2014-2015 sezonuna ertelenmiş ve sonuçta yürürlüğe girmiştir.

FFP Kriterleri Nelerdir?

  • Yöneticiler ve Kulüp başkanları kulüp için cebinden harcama yapamazlar.
  • Kulüpler, kendi yöneticilerine veya iş ortaklarına ait borçlarını kaynaklarına iade etmek zorundadır.
  • 2012-2013’den itibaren kulüpler transferlere gelirlerinden daha fazla harcama yapamazlar.
  • Sadece kulübe hibe edilen ve kulübe ait gelirler değerlendirmede kulüp geliri sayılır.
  • Hiçbir futbolcu, kulüp ya da yasal otoriteye vadesi geçmiş borç bulunmayacaktır. Gelirden daha fazla borçlanılmayacaktır.
  • Öz sermayenin eksiye düşmesine izin verilmeyecektir. Kulüpler denk bütçe kapsamında ve yıllık gelir-gider tahmininde başa baş noktasını yakalamak zorundadır.
  • Futbolculara yapılacak ücret, maaş ve prim ödemeleri, toplam gelirin yüzde 70 ini geçemeyecektir.
  • Bütçesi 5 milyon Euro’nun altındaki takımlar kriterlerden muaf olacaktır.
  • Kulüplerin fahiş yüksek ve fahiş düşük fiyatlarda yaptığı anlaşmalarla kurduğu şirket ilişkileri gelir-gider tablosuna katılmayarak, emsal fiyat esas alınacaktır.
  • Kulüplerin altyapı, stadyum ve antrenman sahası için yapacağı yatırım amaçlı harcamalar başa baş noktası hesaplamalarına dahil edilmeyecektir.

TFF’da bu kurallar esasında “kulüp lisans ve FFP talimatı yayınladı ve kurallara uymayan kulüplere duruma göre transfer yasağından, puan silmeye kadar birçok farklı ceza tehditi oluşturdu. 2019 – 2020 sezonu içinse maksimum “sapma oranını” %30 olarak belirledi. Yani TFF’nin belirlediği limitlerden en fazla 30% sapma olabilecekti. Hatta bu konu ile ilgili olarak TFF Başkanı Sn. Nihat Özdemir “Ocak ayından itibaren can yakacak kararlar almak zorunda kalacağız. Gerekirse transfer yasağı, puan silme, küme düşürme cezalarını uygulayacağız. Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız” diye açıklama yaptı.

İşte her ne olduysa bu dönemin sonlarında oldu. Kulüpler Birliği Başkanı ve aynı zamanda Göztepe SK Başkanı Sn. Mehmet Sepil kulüpler adına bu rakamın arttırılmasını talep etti. Bu talebe istinaden oran 40% olarak açıklanınca kızılca kıyamet koptu.

Peki neden bu artış ne anlama geliyor?

Burada şunu ifade etmekte yarar var ki, bu oranın her kulüp için farklı rakamsal karşılığı var. Çünkü her kulübün limiti farklı. Mesela Galatasaray’ın limiti 368 Milyon iken %10 36.8 Milyon anlamına geliyor. Buna karşılık Göztepe’nin limiti 80,5 Milyon iken 10%b8 Milyon anlamına geliyor. Yani bu artış her kulübe farklı yansıyor ki bu da adalet duygusunu zedeliyor diyenlerde az değil.

Kulüplerin 2019-20 Sezonu limitleri bu şekilde.

Bunun yanı sıra bazı kulüpler ise bütün planlamalarını açıklanan sisteme göre yaptı ki, yeni açıklanan orana isyan etmekteler. Bir diğer grup ise zaten borçsuz ve borçsuz olmanın cezalandırıldığını düşünüyorlar.

En yüksek oran Galatasaray’a ait olsa da bu 10% artışı aslında kadroya yapılabilecek bir takviye için asla bir ek kaynak getirmiyor. Sadece var olan kadronun gider kalemlerini limitler içinde tutmaya yarabilir. Dolayısıyla ligin gidişatını etkileyecek bir kararda değil aslında… Sonuçta limitler aşılmış olsa dahi kulüpler kontratlı oyuncusunu kolay kolay gönderemez veya kontratından daha az bütçeye oynatamaz. Bir diğer önemli konuda şu ki, bu esnetme TFF içinde yapılıyor ve UEFA’da asla böyle bir gelişme yok. Yani kulüplerimiz TFF’den geçer olsa bile olası bir Avrupa macerası öncesinde “şok” yaşayabilir.

Spor kamu oyununda ciddi tepkileriyle birlikte, artırımın aslında birçok farklı açıdan kendilerine hiçbir yarar sağlamadığını gören kulüp yöneticileri, “kararın tekrar gözden geçirilmesini ve sapma oranının 30% olarak tekrar açıklanmasını” talep ettiler. Sonuçta TFF yönetim kurulu ilk toplantısında oranı tekrar 30% olarak açıkladı.

Gündemi bu kadar meşgul ettikten sonra başladığı yere dönen bu olaydan geriye iki soru kaldı:

  1. Kendi kulübü Göztepe ligin ekonomik olarak en rahat takımı iken Sn. Mehmet Sepil hangi kulüplerin ricası ile bu talepte bulunmuştur?
  2. 30% bile bu kadar tartışma konusu ve gündem oluyorken, gelecek sezon bu sapma oranı 20% olacak. Kulüplerimiz hala buna rağmen yüksek ve uzun vadeli kontratlara gözü kapalı imzalar atabiliyorlar. Bu güven nereden geliyor? 
Published On: Aralık 23rd, 2019 / Categories: Uncategorized /

Subscribe To Receive The Latest News

Curabitur ac leo nunc. Vestibulum et mauris vel ante finibus maximus.

Add notice about your Privacy Policy here.