Tüm dünya belki de ilk defa aynı şeyleri hissediyor. Korku, endişe ve sıkıntı. İnsanoğlu teknolojik gelişmeler ile kendine o kadar güveniyor, o kadar yenilmez hissediyordu ki, gözler görülmeyen bir virüs kendisini kırıp geçince büyük bir “korkuya” kapıldı. Ardından duran işler, ilişkiler ve genel hayat derken gelecekleri ile ilgili olarak “endişeye” kapıldılar. Hayatlarda var olan tüm aktiviteler ve hatta insanlar kısıtlanınca yani yok olunca da, büyük bir “sıkıntı” sarmalına girdi insanoğlu.

Devletler ise önce pek önemsemedi, bu salgını. Çok uzakların aslında çok yakın olduğunu ancak olay patlayınca idrak edebildiler. Tedbirler ülkeden ülkeye farklılıklar gösterse de ulaşım engellemesi hemen hemen tüm dünyaya egemen oldu. Yaklaşık 2 aydır (bazı ülkeler için 3 ayı bile geçti) dünyada seyahat durduruldu diyebiliriz. Ancak tüm dünyada ekonomi, geri döndürülemez biçimde batmaya başlayınca, maalesef ki sağlık ikinci planda kaldı ve “normalleşme” faaliyetleri hız kazandı.

İşte bugün bu durdurma sonrası, seyahatlerde nasıl normalleşme olacağını tartışacağız. Burada şunu ifade etmeliyim ki, “normal” kelimesi bundan sonra “yeni normal” olarak kullanılıyor. Yani “eski bildiğiniz normalleri” unutabilirsiniz.

2019 yılında yaklaşık 4,5 milyar kişi 845 milyar USD ödeyerek, havayolları ile seyahat etti. Bu rakamlara ulaşmak için en az 3 yıl gerekeceği aşikâr. Her ne kadar devletler yardımda bulunmuş olsa da çok maliyetli bir faaliyet olan havacılık sektörü gerçekten zor bir dönem yaşıyor. Bir an önce tekrar faaliyete geçmek için dört gözle bekliyorlar. Alınacak önlemlerle tekrar faaliyete geçirilmek isteniyor ancak alınacak önlemler ne kadar “yeterli” ve/veya “uygulanabilir” olacağını burada biraz kritize edelim.

Oturma düzeninin değiştirilmesi planlanıyor. 3 kişilik koltuklarda ara koltuk boşluk bırakılacak ve arka koltuk ise tam olarak boşluk olacak. Sonra yine 2 kişi daha. Yani 9 kişilik yere 4 kişi oturacak. Bunu şöyle hesaplayabiliriz. Uçuşun corona öncesi fiyatı 100 TL ise 9 kişi 900 TL olacaktı. Burayı 4 kişi kapatınca kişi başı bilet 225 TL olmuş olacak. Yani bilet fiyatlarında ciddi bir artış olması kimseye sürpriz olmayacak.

Check-In olayı tamamıyla online ve self counter ile olacaktır. Ancak bagajlar konusunda sıkıntı büyük. Çünkü havaalanlarında en çok insani faktör bagaj sisteminde kullanılıyor. İndirme, bindirme, aktarma vb. İnsanlara uçak kenarında “kendi bavulunuzu yükleme konveyörüne kendiniz koyun” deseniz bile uçak altında yerleştirme nasıl olacak? Diyelim ki, sağlık personelinin giydiği tulumlar ile bu iş halloldu. Peki, virüsün bir ülkeden diğerine gitmesine nasıl engel olacağız? İşte tam burada “dezenfektan koridoru” devreye giriyor. Yolcular ve tüm eşyalar, bu koridordan geçirilecek ve üstlerinde ve eşyalarında var olan tüm virüs ve bakteriler yok edilecek.

Bir diğer konu da güvenlik… Bilhassa Türkiye’deki havaalanlarında gerçekten sıkı bir denetim yapılıyor. Sosyal mesafe kuralı ile bu mümkün mü? Bu konuda da teknoloji yardıma hazır. Hemen her havaalanında olan ve üçboyutlu olarak üst araması yapan cihazlar, artık şüphe ile değil her kişi için kullanılacak. X Ray sisteminden çok daha üstün olan benzer bir teknoloji de bagajlar için kullanılacaktır.

Bir de seyahatleri boyunca elini “sıcak sudan soğuk suya sokmayan” VIP ve CIP yolcular var. Sonuçta onlar ya çok fazla seyahat ederek (ki yine çok para ödemiş oluyorlar) ya da 100 TL’lik seyahate 400 TL ödeyerek o segmente girmiş oluyorlar. Eğer bu konfor bozulursa, yine çok seyahat ederek havayolu programlarına devam ederler mi, veya 100 TL’lik uçuşa 400 TL öderler mi o da ayrı bir konu..

Havaalanındaki restoran, bar ve hatta mağazalar ne olacak sorusunun cevabı, ülkedeki diğer restoran ve mağazaların akıbeti ile aynı olacak. Büyük ihtimalle her şey “take away” olacaktır. Duty Free ve market, kitapçı gibi hizmetler ise self check-out ile yürütülecektir.

Pasaport kontrolü ise birçok havaalanında kullanılan e-pass ile yapılacaktır. Ayrıca 18 Mart 20 tarihinde yazdığım Coronavirüse farklı bir bakış yazımda iddia ettiğim gibi “biyolojik pasaportlar” yolda gibi görünüyor. Yine yolcu haricinin giremediği “safety zone” ise artık tüm terminal binası olacaktır. Salgının doğası gereği “vale”, “bagaj taşıyıcılık”, “havaalanı transfer” gibi hayatı kolaylaştırıcı hizmetler de yok olacaktır.

Kabin içi hizmetler ise özel tulumlar ile yapılacaktır. Peki ama, üzerinde non woven bir tulum, kafasında koruyucu siper olan birisinin servis ettiği yemeği ve hatta suyu kim ister ki? Ayrıca uçak içi ikramlar artık ya ücretli ve full kapalı olacak, ya da hiç olmayacak. Londra-İstanbul yaklaşık 4 saat, Hong Kong 10 saat sürüyor. Bunlara mecburen servis eklenecektir ki, artan servis maliyetleri de ücretlere ekleneceği gerçek.

Peki güvenlik kontrollerinde sıra nasıl olacak? Sainsbury veya Llyodsbank önünde insanlar 2 metrelik aralıklarla sıra yapıyorlar. Ancak bir uçakta en az 100 kişi olacak. 2 metre koyarsak sadece uçakların gate için bile 200 metre yere ihtiyaç duyulacaktır. Aynı anda 20 uçak kalktığını düşünürseniz, tek kelime ile “imkânsız” … İşte tam burada “randevu” sistemi devreye girecek gibi görünüyor. Zamanınız gelmeden kafanıza göre geçemeyeceğimiz bir gelecek bizi bekliyor gibi. Yani online check-in ile size saat kaçta nerede olmanız bildirilecek. Gecikirseniz, uçuşu kaçırmış olacaksınız. 4 Kasım 2019 tarihli Manş tüneli yazımızda çok benzer bir sistemden bahsetmiştik. 

Peki bunca değişikliğin bizlere etkisi ne olacak dersek, seyahat öncesi “sağlık raporları”, çok daha “pahalı” biletler, belki de “yarım günü alacak” uçuş prosedürleri ve ananelerimizin meşhur “yolluk yiyecek” planlamasına dönüş diyebilirim.

Bu kadar caydırıcı etmen ile insanlar gerekmedikçe seyahat etmekten imtina edeceklerdir. Yani “evli evinde köylü köyünde” kalacaktır. Eskiden yurtdışına gitmek büyük olay olurdu. İnsanoğlu marsa gitmeye çalışırken, komşu ülkeye gidemez hale geldi. Globalleşiyoruz derken geriye sardığımızı fark edebileceğimizi umuyorum.

Published On: Mayıs 11th, 2020 / Categories: Uncategorized /

Subscribe To Receive The Latest News

Curabitur ac leo nunc. Vestibulum et mauris vel ante finibus maximus.

Add notice about your Privacy Policy here.