İngiltere 2,76 trilyon dolarlık milli geliri ile Almanya’dan sonra Avrupa Birliğinin ikinci büyük ekonomisidir. 2008 yılında yaşanan global ekonomik krizden EURO Bölgesi’ne göre daha çabuk çıkan ve yaraları daha rahat saran İngiltere’nin ticari ilişkilerinin neredeyse yarısı, AB içinde gerçekleşmektedir.
İngiltere’de kısa ve orta vadede ekonominin ciddi şekilde küçülmesi beklenebilir. Hatta bu küçülme oranını % 5 -6 gibi tahmin eden bir çok ekonomi kuruluşları bile bulunmaktadır. Sterlinin de bu küçülmeden nasibini fazlasıyla alacağı aşikardır. İngiltere’nin AB’den ayrılmaya karar vermesinin ardından, 30 yıldır görülmemiş şekilde, sterlin dolar karşısında yüzde 15 değer kaybetti ve gelecek belirsizliğini koruyor.
Bazı ekonomistler “İngiltere’nin kredi notunun” bile etkilenebileceğini iddia etmektedirler. Bunlarla beraber doğrudan sermaye yatırımları ve sermaye hareketleri olumsuz etkilenebilir, cari açığın finansmanında sıkıntı yaşanabilir. Genel ekonomi de enflasyonist baskı artacak ve kronik sonuçları olarak gelir dağılımının daha da bozulması, sosyal devlet politikalarından feragat etmek gibi sonuçları da oluşabilecektir
İngiltere hükümetinin açıkladığı kötümser senaryo, “sokaklarda isyanların çıkması, gıda fiyatlarının yükselmesi ve tıbbi malzemeler ile ilaç tedariğinin kesintiye uğraması, sınırlarda kamyonların uzun kuyruklar halinde bekleyebileceği, kara borsanın güçleneceği ve bazı iş alanlarının yok olabileceği” gibi aşırı olayların oluşmasını beklemek biraz mübalağa olabilir.
Elbette ki, global finans merkezi Londra da bu sıkıntılardan olumsuz etkilenecek ve belki de bir kısım sermaye “başka güvenli limanlara” akmaya başlayabilir.
İngiltere’nin dış ticaretinde de yavaşlama ve daralma beklenebilir. Sterlin değer kaybedince ithalatın azalmasının yanı sıra, AB ile kolay ticaretin rahatında olup global pazarlara hazırlıksız olan ihracatçıların sıkıntıya düşmesi olasıdır. En büyük müşteri AB ile ticarette gümrük prosedürlerinin uzaması, ek maliyetler ve AB pazarı içinde rekabet gücünün azalması da önemli etkileri olacaktır.
Schengen serbestliği sebebiyle AB öğrencilerinin ilk tercihi olan İngiltere, bu öğrencilerin tercihindeki değişiklikten bile ekonomik olarak zarar görecektir. Bunun yanı sıra AB’den beyin göçü alan İngiltere bu göçün sekteye uğraması ile bilimsel çalışmalarda da ciddi zararlar görecektir. Mesela Cambridge üniversitesinin yaklaşık ¼ akademisyeni AB kökenlidir.
Siyasi olarak da İngiltere, daha önceki sıkıntılarını tekrar yaşayabilir ve hatta yeni sorunlarla karşıla bilir. Malumdur ki, Kuzey İrlanda ve İskoçya AB’de kalmak istediklerini açıklamışlardı.