Hepimizin hatırlayabileceği gibi, 2004 yılında Irak’taki ikinci savaş başladığında, ABD ham petrol fiyatlarını bir gecede varil başına 10 dolar yükselmişti. Bu bir piyasa tepkisi idi. Ancak ben petrol piyasalarıyla ilgili her şeyin, Irak’ta savaşın başladığı son zamandan farklı olduğunu düşünüyorum. Yani petrol piyasasında o zamandan bu zamana kadar oyunun kuralları da şartları da değişti. 2004 yılından petrol oyununu bugüne kadar değiştiren en büyük etken, ABD’nin bağımsız olmak için yeterli petrol üretmesidir. Yani artık ABD artık Orta Doğu’dan gelen ham ürünlere bağımlı değil.
İranlı generalin öldürülmesi, İran’a yeni konulan yaptırımlar, Suriye ve Irak’taki belirsizlikler, Kuzey Afrika’daki kaos, Yemen’in karışıklığı… Hatta Suudi Arabistan’ın ham petrol üretiminin yarısını geçici olarak deviren ve arz açısından küresel petrol piyasasına yapılan en büyük saldırının bile sürekli bir etkisi olmadı. Yani Ortadoğu’da olan biten hiçbir şey artık eskisi gibi etkileyemiyor petrol piyasasını…
Bir diğer önemli konu da petrol arzının çoğunu kontrol eden Orta Doğu ülkelerinin karteli OPEC’in de etkisinin eskisi gibi olmadığı gerçeğidir. Çünkü OPEC üretim rakamlarını azalttığında Rusya ve ABD başta olmak üzere daha fazla ülke petrol pompalıyor. Ayrıca OPEC eskiden dünya petrolünün yarısını üretirken şimdi ancak üçte birinden daha azını üretiyor.
Peki bu dönemde petrol fiyatlarına ne oldu?
İktisattaki basit arz-talep dengesini bilmeyen yoktur. Arz ve talebin buluştuğu noktaya denge noktası denir. Denge fiyatını ve miktarını gösterir.
Her ne kadar petrol karteli OPEC ve Rusya daha önce üretim planlaması üzerinde birlikte çalışmış olsalar da fikir ayrılıkları daima var olmuştu. Son olarak en büyük petrol ihracatçısı Suudi Arabistan, cuma günü Rusya’yı keskin üretim kesintilerini desteklemeye ikna edemeyince olan oldu ve gösterge Brent petrol pazartesi günü dalgalı enerji piyasalarında 31.02 $ ‘a kadar yani yaklaşık 30% civarlarında düştü. Burada şunu ifade etmekte yarar ki, Rusya dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olmasına rağmen OPEC üyesi değildir.
Aslında bu krizin ardında da CoronaVirus var. Şöyle ki, OPEC ve Rusya virüs nedeniyle dünya genelinde düşen talebe nasıl cevap verileceğini tartışmak için bir araya gelmişlerdi. Ancak iki taraf, üretimi günde 1,5 milyon varil azaltacak önlemler konusunda anlaşamadı. Başlangıçta Brent’in cuma günü 50 $ ‘ın altına düştü. Bu düşüş eğilimi hafta sonu Suudi Arabistan’ın müşterilerine fiyatları keskin bir şekilde düşürdükten sonra pazartesi günü Asya’ya taşındı. Bölge Çin, Japonya, Güney Kore ve Hindistan gibi bazı önemli ithalatçılara ev sahipliği yapıyor. Düşük fiyata rağmen yeterli talep bulunamayınca ve Rusya’nın da karşı hamlesi ile global bir krize dönüştü.
Küresel petrol üretimi şu anda talebin çok üstünde olduğu için Morgan Stanley’den petrol analisti Martjin Rats, OPEC üyelerinin artık pazar payını yakalamak için daha fazla petrol pompalamalarının beklendiğini söylüyor. Rats bir araştırma notunda, “OPEC ülkelerinin üretimi kısıtlama konusunda çok az teşviki olduğu göz önüne alındığında, petrol piyasaları keskin bir şekilde fazla gözüküyor” diyor.
Genel olarak ise özellikle Çin’in talebi hızlı ve yüklüce artmazsa, petrol fiyatlarının dibi görmediğini daha da düşebileceğini düşünüyorum. Ancak bu noktada Rusya’nın bütçesinde petrol fiyatını 46 USD civarında tuttuğunu, bu kavgaya ne kadar daha dayanabileceğinin belirsiz olduğunu da unutmamak gerek. Diğer yandan dünyanın en büyük şirketi Suudi petrol devi Aramco’nun da finansal durumunun eskisi gibi güçlü olmadığını ve çok da uzun süre bu kavgaya devam edemeyeceğini de göz ardı edemeyiz. Diğer OPEC üyelerinin de durumu pek farklı değil. BAE Emirinin ülkesini “petrol ülkesinden turizm ve ticaret ülkesi” ne getirme politikaları yıllardır zaten biliniyor.
Peki ya Türkiye’ye etkisi ne olur?
17 Eylül 2019 tarihli Petrol, dolar ve Türkiye Ekonomisi yazımızı hatırlayanlar, bilecektir ki, enerji maliyeti Türkiye’nin en büyük gider kalemlerindendir. Yaklaşık 40 milyon ton petrol tüketimimiz var. Yani yine yaklaşık bir hesapla 295 milyon varile tekabül ediyor. Varil petrol fiyatı 10 USD düşünce bu Türkiye’nin enerji maliyetini yaklaşık 2.95 Milyar USD hafifletir. Ayrıca petrol tedariki için ise elbette dövize ihtiyaç duymaktadır. Buda demek olur ki, 2.95 Milyar USD daha dövize ihtiyacı olacaktır.
Amerika’nın artık Ortadoğu petrolüne ihtiyaç duymaması, Rusya’nın enerji etkinliğinin artması, OPEC’in eski gücünde olamayışı, kaya gazı projelerinin her ülkede artması, bir çok ülkede ciddi şekilde petrol tüketimini azaltıcı tedbirlerin alınıyor olması, alternatife enerji kaynaklarının rantabl kullanımı için sürekli geliştirilen teknolojiler petrol piyasalarında kartların yeniden karıldığı anlamına geliyor.